Çoğuna göre denizi olmayan, gri bir kent Ankara. Bizim tanıştığımız, beraber okuduğumuz, yaşadığımız şehir. Belki de bunlardan dolayı seviyoruz. Gidilecek yerler elbette ki var, biz pek gidemesekte yakın olan güzel doğa parkları da var bir gün gidip oraları da gezeceğiz. Ankara'ya birkaç günlük geziyle gitmediğimiz için gezdiğimiz yerlere hep farklı zamanlarda gittik. Haliyle ilk başta Anıtkabir var. Sonrasında müzeler geliyor ve aslında gitmek isteyip bu yaz da gidemediğimiz Atatürk Orman Çiftliği ve Anadolu Medeniyetler Müzesi(Buraya 4-5 yıl önce ayrı gayrı gitmişiz) var. Artık onlara da gittiğimiz zaman yer veririk. Eğer tatil amaçlı gelirseniz 1 haftaya yakın da süreniz varsa hepsini gezebilirsiniz. Kızılcahamam'a gidip piknik keyfi ve hamam keyfi de yapmanızı tavsiye ederiz. Ankara simitini yemeden de gitmezsiniz muhtemelen(bakmayın her yerde var artık "Ankara simiti" ama aynı tadı almak mümkün değil). Her neyse ilk durağımız 2 yaz önce gittiğimiz Anıtkabir'di.
İnsan her gittiğinde büyüleniyor, eşyaları görünce Mustafa Kemal'in asilliğine, giyimindeki şıklığa hayran oluyor; kütüphaneyi görünce, devrimlerini görünce bilgisine ve zekasına hayran oluyor; Çanakkale, Sakarya ve Büyük Taaruz canlandırmalarını görünce mücadele ruhuna ve inancına hayran oluyor. Biz hayran olduk ve olmamak elde değil. Anıtkabir harika bir mimari ve çok ince detaylarla inşa edilmiş. Rehber eşliğinde gezerseniz ilginç bilgileri de öğrenebilirsiniz, mesela; Mustafa Kemal: Ben öldüğümde Türk Bayrağı'nı görebileceğim bir yere gömülmek istiyorum, demiş. Bundan dolayı da mezarının bulunduğu pencere Anıtkabir'in müze kısmındaki en büyük pencere ve tam karşısında Ankara Kalesi onun tepesinde de Türk Bayrağı var. Verilecek birçok bilgi var ama biz kısa kısa üzerinden geçiyoruz işte.
Geçtiğimiz yaz Etnoğrafya ve hemen yanındaki güzel mimarisi olan Resim Heykel Müzelerine gittik.
|
Resim Heykel Müzesi |
|
Etnoğrafya Müzesi |
Etnoğrafya daha büyük ve daha farklı düşünmüştük Türk kültürüyle ilgili güzel figürler ve canlandırmalar var. Bir de Mustafa Kemal, Anıtkabir'in yapımına kadar(1953) burada yatmış. Resim Heykel Müzesi keşke eskiden gitseydik dediğimiz türden bir yerdi. Bazı resimlere "bu ne ya" desekte (o kadar entel değiliz sanırım) çok güzel tabloların, ilginç heykellerin olduğu bir müze.
|
En beğendiğimiz tablo |
|
Göksu Parkı |
|
Seymenler Parkı |
Şehre yakın büyük piknik alanları(mesela gittiğimiz Göksü Parkı) var, aslında o kadar da özgün ve güzel olmasa da gidilebilir. Genelde Kızılay'da o kalabalığın arasında, trafik gürültüsünün içinde kafelerde oturmaktansa Botanik Parkı veya Seymenler Parkı'na gidiyoruz. Ulaşımı kolay ve en azından yeşillik. Parka gidip, yere serilip, atıştırmalık bir kaç şey alıp, keyif çatmak kafelerde bunalmaktan daha güzel bize göre. Özgün yemek yapan yerleri Kızılay'da pek bulamazsınız her büyük şehir merkezinde olduğu gibi. Aslında Ankara'da farklı güzel yemekler deneme fikri pek doğmamıştı ama bu yaz deneyelim dedik. Şuan lafta ama en kısa sürede denemeye başlarız. Maalesef geç kalmışız bunlara, bunun nedeni de "zaten yaşadığımız şehir elimizin altında bir ara yaparız" diyip ertelediğimizden. Bundan sonra pek bu hataya düşmeden zamanımızı değerlendireceğiz, gittiğimiz yerlerin çoğunu da buradan paylaşacağız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder