İlk olarak Miniatürk'e gittik.
Ardından Beşiktaş'a gittik, Dolmabahçe Sarayı'nı gezdik. İnsan kitaplardan okuduğu kişilerin yaşadığı yerlerin içinde gezince tuhaf oluyor. Hayran bıraktıran bir mimarisi var.
45 dakikalık boşluğumuzu İstanbul'da okuyan ilkokuldan arkadaşlarla buluşup geçirdik. Ardından Taksim'e gittik, rehberin sorumsuzluğu yüzünden dımdızlak şu TRT binasının orada kaldık, gitmiş olabilecekleri yöne doğru ilerleyip meşhur İstiklal Caddesi'ni bulduk fazla da uzun sürmedi. Taksim Meyda'nına doğru yürüdük, aslında bir arkadaşla buluşacaktık bizi güzel satışa getirdi :) . Sağa sola bakınırken Issız Adam'ın finalinin çekildiği yeri gördük(Atlas Pasajı). Bir ara ara sokaklara daldık saçma sapan, güven vermeyen bir sürü kafe vardı. İstiklal'e çıkıp Özsüt'e oturmaya karar verdik, sürekli yağmur yağması, 4 saatlik uykuyla gezinip duruyor olmamız yormuştu tabi.
Fotoğrafı çok düzgün çektikleri için teşekkürler(!) |
Tekrar yola çıktık Haliç'ten geçip Kanal D'nin binasına gittik. Hava 2-3 dereceydi sanırım. Stüdyoya girince televizyonda görüldüğünden çok daha küçük olduğunu farkettik, e bir de kızların medya sektöründe nasıl obje olarak kullanıldığına da şahit olduk. Çok saçma bir yerden programı izlemeye çalıştık, oradan program izlemek tam bir işkence ama Okan Bayülgen'in TV'den görülen itici, ukala tavrı orada kendini gayet sempatik, komik ve içten bir tavıra bırakmıştı. Zaten saçma sapan (Behzat Ç. hariç :D ) konuklar gelmişti. Çıkışta aldığımız lahmacun ve ayran giderken gülümsetti :) . Kısacası programı izlemek için evinizden iyisi yok.
İstanbul'da gezerken hep tarihi yapılar gördük, otobüsle yanından geçtik "keşke gidebilsek" dedik, ileride 1-2 haftamızı ayırıp heryerini gezmek istiyoruz. Her şeyden çok var, her şey büyük, her şey eski değişik bir şehir.
İstanbul'un en güzel tarafı da Eskişehir'e geri dönüşü oldu :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder