Eskişehir'i gezmeye merkezden başladık. Tabi bu yazacağımız yerleri bir günde gezmedik. Eğer "biz gezeriz ya" falan dersiniz biraz erken başlarsanız iyi olur :) . Hep havaların ısınmasını bekledik buraları daha güzel görebilmek için maalesef bu da baya geç gezmemize sebep oldu. İlk olarak Odunpazarı'ndan başladık. Eskişehir'in en tepesindeki Şelale Park'a gittik (tabiki de otobüsle). Tüm Eskişehir ayaklarınızın altında, gayet güzel yapmışlar, tam puronu alıp manzaraya karşı içmelik bir yer.
|
Şelale Park'tan bir görünüm |
|
Burada pek oyalanmayıp aşağıya, tarihi Odunpazarı Evleri'ne doğru yol aldık. Küçük bir tanıtım haritamız vardı onun yardımıyla ilk olarak eski Osmanlı Evi'ne gittik. Kapalıydı (açık olduğunu hiç görmedim).
|
Osmanlı Evi |
Oradan Külliye'ye geçtik. İçerisinde Lüle Taşı Müzesi, Cam Yapım Atölyesi, Nikah Salonu falan vardı. Tek tek gezdik. Özellikle Lüle Taşı'ndaki ney çalanlar bizi etkiledi. Şunu da belirtmekte fayda var Lüle Taşı Müzesi'ndeki eserlerden daha iyileri Atlıhan'da mevcut. Bazıları 1-2 bin TL falan.
Eski bir evde kahve molası verdik. Adını hatırlayamıyoruz ama Külliye'den aşağı inerken hemen solda kalıyor. Sunum çok güzeldi, uğrayıp soluklanabilirsiniz.
Oradan Atlıhan'a geçtik, burası eskiden han olarak kullanılırmış, pek yavan haldeyken yakın tarihte bi amca restore etmiş, daha da yakın tarihte belediye restore etmiş şimdi Odunpazarı'nın en güzel el sanatları çarşısı olmuş. Güzel bir pipo alacağımız için çok araştırdık, ortalama 70-100 lira arası kullanmalık veya süs olarak çok güzel ve kaliteli pipolar var. Küçük bir olayımızı da anlatalım: Biz o gün gittiğimizde(pazartesiydi) görüp beğendiğimiz pipo 70 liraydı paramız olmadığından hem başka yerlere bakacağımızdan almadık. Sonra almak için bidaha gittik, ama o gün cumartesiydi yani Eskişehir'e en çok yerli turistin geldiği günlerden biri (diğeri de pazar :) , aynı piponun üstünde 100 liralık bir etiket gördük. Adam dandik bi pipoyu gösterip ( o da 50'den 90'a fırlamış) bakın bunun özelliği şu da sizin beğendiğiniz kötü yanları şunlar da yok bunu alın da dedi durdu neyse sonunda beğendiğimizi 70 liraya almış olduk.
|
Atlıhan El Sanatları Çarşısı |
Oradan Cam Müzesi'ne gittik, yalnız kapalıydı. Dolana dolana geri döndük. Bir de tam çıkarken Cumhuriyet Müzesi var, daha önceden oraya gitmiştik gezilmesi gereken yerlerden bir diğeri de orası.
Başka bir gün yoğun final dönemini, yakıcı güneşi dinlemeyip Hava Müzesi'ne gittik. Hiçkimsenin gitmediği, eskimiş, garip bir müze. Orada en etkilendiğimiz Cengiz Topel'le ilgili yazı ve fotoğraflar oldu. Birde kapalı alandaki F-4'ün bire bir boyutlu motoru.
|
Küçük bir gezintiye çıktık |
|
Şehit Hv. Yzb. Cengiz Topel heykeli. Arkasında da kullandığı uçak (F-100). |
Bir başka gün gitmeyi en çok istediğimiz yerlerden biri olan Bilim, Sanat ve Kültür parkına gittik. Kent Park'a göre çok daha dolu ve güzel. Kötü yanı ise arabanız yoksa gitmesi biraz uğraştırıcı. Korsan gemisi beklediğimizden daha güzel çıktı. Ama girebilmek için bilet kesmeleri baya saçma geldi. Birkaç gün öncesinde Karayip Korsanları 4'e gitmenin de verdiği gazla gemiye daldık.
En çok ilgi çeken bir diğer şey ise Hayal Şatosu'ydu (ismi farklı olabilir) Daha bitmemiş ama gelişigüzel yapılmışlık dışındaki güzel yanı; kulelerin her biri farklı şehirlerdeki sembol haline gelmiş kuleler. Mesela o büyük kule Galata Kulesi.
Bir de içeride çuf çuf var öyle biniyon, geziyon çocuklar mutlu oluyo, iniyon.
Bir de son olarak Kent Park var şu "denizi" olan park. Geniş bir alana kurulmuş ama pek bir şey yok, atlar falan var isteyen binebiliyor. Onun dışında yeşillik olması yeterli diyerek kendimizi avutabiliriz. Onunla ilgili fotoğraf nerede biz de bilmiyoruz...
Eskişehir'e uğrarsanız çarşısında, adalarda, barlar sokağında gezinmenin yanında en azından buralara da uğrayın deriz. Gidemediğimiz bir Fidanlık var o da önümüzdeki bahara diyoruz.